Çocuk Hakları Günü’nde Üyelerimizden İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları ve Çocuğa Karşı Şiddet Raporu Yayınladı

Türkiye, çocuklar açısından şiddetin her türlüsünün yaşamın her alanında yoğunca gözlendiği bir ülke görünümündedir. Kuşkusuz bu şiddet türlerinden telafisi en zor olanı yaşam hakkı ihlallerinden oluşmaktadır. Yaşam hakkının yoğunca ihlal edildiği bir ortamda diğer şiddet türlerinin görünür kılınması ve savunuculuk çalışması yapılması giderek zorlaşmaktadır.
Türkiye’nin de üyesi bulunduğu Birleşmiş Milletler Örgütü Çocukların erişkinden farklı fiziksel, fizyolojik, davranış ve psikolojik özellikleri olduğu, sürekli büyüme ve gelişme gösterdiği bilincinin yerleşmesi, çocukların bakımının bir toplum sorunu olduğu ve bilimsel yaklaşımlarla herkesin bu sorumluluğu yüklenmesi gerektiği düşüncesi ile 20 Kasım 1959′da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu‟nda “Çocuk Hakları Bildirgesi‟ni kabul etmiştir.

Bu bildirgeden 30 yıl sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 20 Kasım 1989 yılında Çocuk Haklarına Dair Sözleşme‟yi hazırlayarak üye ülkelerin onayına sunmuştur. Bu sözleşme, 193 ülke tarafından onaylanmasıyla, taraf olan ülke sayısının en yüksek olduğu sözleşme özelliğini halen korumaktadır.

Türkiye sözleşmeyi 1990 yılında imzalamış ancak 1995 yılında bazı çekincelerle sözleşmeyi yürürlüğe koymuştur. Sözleşme Ayrım gözetmeme (Madde 2),Çocuğun yüksek yararı (Madde 3),Yaşama ve gelişme hakkı (Madde 6),Katılım hakkı (Madde 12) olmak üzere 4 temel hak üzerine inşa edilmiştir.

Ayrıca Türkiye Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyinin çocuklarla ilgili hazırlamış olduğu sözleşme ve protokoller de dahil olmak üzere toplamda 19 u bağlayıcı 30 adet hak temelli belgeye bazı çekinceler koymak şartıyla taraf olmuştur.

Taraf Olunan bu sözleşmelerin bir gereği olarak Türkiye kendi iç hukukunda ve yasal mevzuatında da kimi değişikliklere gitmiş ve 2005 yılında eksikliklerine rağmen çocuklarla ilgili önemli bir yasal düzenleme olan 5395 sayılı “Çocuk Koruma Kanunu‟nu” çıkarmıştır. Türk Ceza Kanunu ve Medeni Kanunda da çocuklarla ilgili düzenlemeler yasal olarak yapılmıştır.

Ancak gerek Uluslararası yükümlülüklerin gerekse de ulusal mevzuatın uygulanması sorunu her alanda olduğu gibi çocuk hakları alanında da kendisini göstermektedir. Yıl boyunca derlediğimiz veriler uluslararası ve ulusal mevzuatın uygulanmasında ve sözleşmelerden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesinde önemli bir sorun yaşandığı görülmektedir.

Raporunun tümüne aşağıdan ulaşabilirsiniz: